Harddisk (sabit disk) Kasaya nasıl takılır?

Bir önceki yazımda harddisklerin ne işe yaradıkları ve nerelerde kullanıldıklarından bahsetmiştik.

Kısaca tekrar etmek gerekirse, dijital (sayısal) verilerimizi uzun süre üzerinde depoladığımız elektroniksel ve mekaniksel bir bilgisayar parçasıdır. Teknolojinin gelişmesiyle, bilgisayarlar dışında da çeşitli elektronik cihazlarda kullanılmaya başlanmıştır. Harddiskler ilk üretildiği tarihten itibaren hemen hemen aynı mantıkta işlem yapmaktadırlar.

Bir harddiski masaüstü bilgisayara nasıl takacağımızı öğrenelim. Öncelikle bilgisayarımızı kapatıp kasanın yan kapağını söküyoruz.

Harddiskimizi alıp kasamızdaki yerine yerlşetiriyoruz. Sonrası kenarlarda bulunan vida yerlerinden iyice sıkıştırarak vidalıyoruz.

Kabloları takmadan önce günümüzde piyasada bulunan 2 farklı harddiskten bahsedelim. Birine PATA diğerine SATA diyoruz.  PATA diskler artık pek kullanılmamaktadır. Ama yinede ikinci el piyasasında vs. karşılaşmaktayız.  SATA diskler ise SATA – SATA II – SATA III olarak ayrılmaktadır.

PATA ya da SATA disklerde iki tür kablo bulunur. Bir tanesi veri iletimini sağlayan veri kablosu (data kablosu) diğeri ise harddiskin çalışması için gerekli olan elektrik ihtiyacını karşılayan güç kablosu.

PATA disklerin veri iletim kablosu IDE olarak isimlendirilmektedir.  Aşağıdaki resimde sağdaki  geniş kablo PATA diskler için kullanılan IDE kablosudur. Soldaki kırmızı dar kablo ise SATA disklerde veri iletimi için kullanılan kablodur.

Veri iletim kabloları farklı olduğu gibi bu iki tür harddisk arasında güç kablolarıda farklılık göstermektedir. Aşağıdaki resimde ortadaki siyah konnektör SATA harddiskler için kullanılan güç kablosudur. Kenarlardaki beyaz konnektörler ise PATA harddisklerde kullanılmaktadır.

Veri kablomuzu harddiskimizin arka kısmında bulunan yuvaya takıyoruz.  Aşağıdaki resimin üst kısmında bir PATA diskin kablolarının takılmış halini görüyoruz. Alt kısmında ise SATA diske kabloların takılmaısnı görüyoruz.

Güç kablomuz güç kaynağından geldiği için zaten bir ucu vardı ve o ucuda harddiskimize taktık. Veri iletim kablosu ise iki uçlu. Bir ucunu harddiskimize taktık. Diğer ucunu da anakartımızda uygun yere takmalıyız.

Bunların dışında kullanıcı olarak bizlerin yapması gereken bir şey daha kalıyor. O da jumper ayarını yapmak. Bu ayar günümüz disklerinde pek yapılmamaktadır. Yani direk satın aldığımız harddiski çoğunlukla sadece kablolarını bağlamamız yeterlidir. Ancak önceleri ya da günümüzde bazı durumlarda bir jumper ayarı yapmamız gerekiyor.

Jumper dediğimiz şey aslında iki pinin kısa devre yapılmasıdır. Yani iki pinin küçük bir aparatla birbirine akım geçirmesine olanak tanımaktır. Bu jumper olayı sadece harddisklerde değil cd/dvd romlarda, anakartlarda vs. kullanılmaktadır.

Konumuzda ise harddisklerin jumper ayarlarından bahsedelim. Günümüzde kullanılan SATA2 olarak ifade edilen harddisklerdir. Ancak eski anakartlar SATA nın ilk versiyonuna yani SATA1 i desteklediğinden, aldığımız SATA2 diskteki SATA1 modunu aktifleştirecek jumper ayarı yapmalıyız. Daha önceleri kullanılan PATA harddisklerde ise master/slave ayarları için jumperlar kullanılıyordu. PATA harddiskler için IDE adı verilen veri iletişim kabloları kullanılıyordu. Bu kabloların üç tane ucu vardı. Bir ucunu anakarta takarken diğer iki uca harddisk ya da cd/dvd rom takıyorduk. Tek kabloda iki ayrı aygıt çalıştığı için, bunlardan birini master(ana) diğerini slave(ikincil) olarak tanımlıyorduk sisteme. Bu iş içinde harddisk ya da cd/dvd üzerindeki jumper ayarlarından faydalanıyorduk.

Bu resimde bir PATA  harddisk için yapılan jumper ayarını görüyoruz. Resimdeki mavi küçük aparatı ilgili pinlere takarak o pinlerin kısadevre olmasını sağlıyoruz. Resimdeki örnekte harddiski master olarak tanımlamak için bir ayar yapılmış. Günümüz SATA disklerinde “master” ya da “slave” gibi ayarlar bulunmamaktadır. Ancak SATA II bir harddiski SATA I destekleyen anakarta takarken  harddisk üzerinde bulunan SATA I modunu ifade eden jumper ayarını yapmalıyız.

Bu işlemlerden sonra bilgisayarımızın kapağını kapatabiliriz. Artık işin donanımsal kısmını bitirdik ve geri kalan ayarlamaları yazılımsal olarak yapacağız..

Mayıs 1, 2010 at 7:01 pm Yorum bırakın

Harddisk (sabit disk) Nedir?

Gerçek ismi Hard Disk Drive. Kısaltması HDD. Yaygın olarak kullanılan ismi Harddisk. Bazen Harddrive olarak da kısaltılmaktadır. Türkçesi Sabit Disk Sürücüsü. Türkiyede yaygın olarak kullanılan ismi Sabit Disk.

Hard Diskler, sayısal (digital) verileri kalıcı olarak depolamaya yarayan elektronik aletlerdir. Bilgisayarlar ile hayatımıza girdi. Üretim teknolojileri geliştirilerek boyutları küçültüldü, kapasiteleri, hızları ve dayanıklıkları arttırıldı. Mekanik aygıtlar oldukları için gürültü yapmaktaydılar ve sessizlik konusunda da bir çok yeni teknoloji harddisklerde uygulanmaya başlandı. Ancak yinede temel çalışma prensipleri tıpkı ilk üretildiği gibi. Son zamanlarda bir iki yeni değişik mantık üzerinde üretim yapılmaya başlandı. Ancak bunlardan ne kadar verim alınabileceği konusunda bişey söylemek için henüz erken.

Teorik olarak harddisksiz bilgisayarlar çalışsa dahi günümüzde, bir bilgisayarın en önemli, olmassa olmaz parçalarından biri haline gelmiş ve pratikte harddisksiz bir bilgisayardan bahsedilemez hale gelinmiştir.  Önceden bilgisayarlar satılırken harddiskli ya da harddisksiz olarak satılıyorlardı. Şimdi ise böyle bir şey gülümsetiyor insanı.

Teknoloji ilerledikçe Mp3 çalarlar, oyun konsolları, uydu alıcı cihazları , video kameralar ve hatta cep telefonları  gibi birçok elektronik alette de artık hard diskler kullanılmaya başlanmıştır.

Harddiskler aslında ağır,  ve kaba aygıtlardır. Hassastırlar. Erken bozulurlar ve hızları da diğer belleklere oranla daha yavaştır. Ancak harddiskleri vazgeçilmez yapan şey kapasiteleridir. Milyarlarca dökümanı yıllarca üzerinde barındırabilirler. Milyonlarca resim, binlerce müzik, yüzlerce film-video vs.  Örneğin günümüzde hemen hemen her bilgisayarda en az 250 GB lık bir harddisk bulunmaktadır. Fiyatı 50 Dolar civarında olan bu harddiskimize, 8 MegaPixel kameramızla çektiğimiz resimlerden ortalama 80 bin tane resmimizi saklayabiliriz.

Bilgisayarımız kapalıyken ya da fişini çektiğimiz zaman verilerimiz  sağlıklı bir şekilde harddisklerde saklanmaktadır.  Hard Disklerin diğer belleklerden ayıran en temel özelliği verileri uzun süre barındırılabilmesidir.

Bilgisayarımızdaki ya da diğer elektronik cihazlarımızdaki diğer bellekler (RAM Bellek gibi) geçici olarak bilgileri üzerlerinde barındırırlar. Bunların amacı, sistemin anlık  ihtiyaç duyduğu veri depolama alanlarıdır.  Bu bellekler o an işlem yapabilmek için kullanılmaktadır. Sonrasında ise işlem bititğinde ya da bellek dolduğunda ya da bilinçli / bilinçsiz elektrik kesildiğinde üzerindeki veriler silinirler.

Örnek verecek olursak, bir not defteri açıp üzerine yazı yazmaya başlayalım. Sonra bilgisayarın fişini çekelim. Tekrar bilgisayarı açtığımızda yazdıklarımızın silindiklerini görürüz. Çünkü yazdığımız yazılar ram bellekte tutulmaktaydılar. Oysa dosya menüsünden kaydet komutu verseydik, o zaman bilgiler ramden harddiske aktarıalcaktı. Böylelikle biz onu silene kadar orada saklanacaktı.

İlk harddisk (IBM 350) 1956 da üretilen RAMAC isimli bir  bilgisayarda kullanılmıştır. Bu bilgisayar 1 ton dan daha ağırdı.

Günümüzde ise harddisklerin ağırlıkları gramlarla ölçülüyor. Boyutları ka ve kat küçültülmüştür. Kapasiteleri kat ve kat artırılmıştır. Hızlarıda mekaniğin elverdiği ölçüde üst sınırları zorlamıştır.

Nisan 18, 2010 at 2:03 pm Yorum bırakın

Harddisk’lerden Veri Kurtarmanın Mantığı

Sabit Disk te dediğimiz Hard Diskler, digital (sayısal) verileri kalıcı olarak depolamaya yarayan elektronik aletlerdir. Bilgisayarlar ile hayatımıza girdi. Mp3 çalarlar, uydu cihazları , video kameralar gibi birçok elektronik alette artık hard diskler kullanılmaya başlandı.

Hard disklerin özelliği verileri uzun süre barındırılabilmesidir. İstediğimiz sürece belgelerimizi, müziklerimizi videolarımızı resimlerimizi vs. gibi verilerimizi bu aletlerde saklayabiliriz. Dilediğimiz zaman sileriz. Bilgisayarımızı kapatıp fişini çekip tekrar açtığımızda verilerimizin hala orda olduğu silinmediğini görürüz.

Ancak, yanlışlıkla bir dosyayı sildiğimizde hemen bunu geri getirmenin yolunu ararız. Ya da mahkeme kararı vb. gibi el konulan bir bilgisayarda daha önce neler kaydedilip neler silindiği öğrenilmek istenebilir. Ya da yangın şiddetli darbe yüksek voltaj gibi vs. nedenlerle hasar görmüş bir hard diskte bulunan verileri kurtarmak isteyebiliriz.

Mantıken sil komutunu veridğimiz zaman verilerin silinmesi gerekiyor. Yani nasıl ki “kaydet” dediğimizde kalıcı olarak veriler orda depolanıyorsa, “sil” komutu verdiğimizde de verilerin bir daha geri getirilmemek üzere silinmesi gerekiyor diye düşünüyoruz. Fakat işin aslı böyle değil.

Hard disklerden verileri kurtarmaya yönelik onlarca yazılım mevcut. Ayrıca bir çok bilgisayarcı ya da güvenlik firması bu işi meslek edinmiş. Yapılan işlemler sonucuda silinmiş verilerimizi kurtarıp tekrar kullanılabilir hale getiriyorlar. Bu bir açıdan güzel bişey. Ancak bir açıdan da hoşlanmayacağımız bir durum. Özel bir dosyamızı sildiğimizde bunu başkalarının tekrar geri getirip o dosyaya erişim kazanabileceğini bilmek insanı rahatsız edici bir durum.  Bu yazıda bu işin nasıl yapıldığını mantıken açıklamaya çalışacağım. Ayrıca dosyalarımızı bir daha kurtarılmayacak şekilde nasıl silebileceğimizin yollarını göstereceğim.

Harddisklerin  yapısını incelediğimizde, verilerin üzerine kaydedildiği cd lere benzeyen yuvarak disk şeklindeki plakalar(platter), bu plakalara veri kaydeden ya da plakalardaki verileri okuyan “kafa(read-write head) adı verilen parçalar, plakaları ve bu kafalara hareket kabileyeti veren elektrik motorları(spindle-actutator) ve elektronik devreler bulunmaktadır. Elektronik devreler plakaları okuma yazma kafalarını ve elektik motorlarını kontrol etmektedir.

Bilgisayardaki herşey 0 ve 1 olduğunuda unutmayalım. Yani biz bilgisayarda sadece monitörle bağlantı kuruyoruz ve algılıyoruz, oysa kasanın içinde hiçte bizim gördüğümüz gibi değil. Kasada işlemciden ram belleğe, ram bellekten harddiske, ankarttan ekran kartına kısacası kasanın içerisinde dönen olaylar sadece 0 ve 1 dir. İkili sayı sistemidir (binary) ve elektroniğin dili olarak kabul edilir.  Ne grafikler ne sesler ne videolar. Hiçbirşey yoktur. Herşey 0 ve 1 dir. Bu iki rakamdan oluşan dizeler bilgisayarların çıkış birimlerinde insanın algılayacağı şekilde görüntü ve sese dönüşürler. Örneğin ” A ” harfini burada görüyorsanız şu an bilgisayarınızın kasasının içinde işlemcinizde ram belleğinizde, anakartınızda vs. ” 0110 000 1 ” kodları dolaşmaktadır.

Harddiskte bulunan cd ye benzer, verilerin kaydedildiği plakaların üzerinde gözle görülemeyecek kadar küçük mıknatısların olduğunu düşünelim. Bu mıknatıslar nanometrelerle ölçülmektedir. Bir nanometre, metrenin milyarda biri anlamına gelmektedir. Bir örnekleme yapacak olursak, saç telinin 80 de 1 i büyüklüğündedir. Bir hücre zarı 12nm boyutundayken, pc işlemcilerinin üretim teknolojisi boyutları 45nm boyutlarına kadar düşmüştür.

Bilgisayardaki herşey 0 ve 1 olduğundan bahsetmiştik. Harddisk üzerindeki “sektör” adı verilen bu küçük mıknatıslar, verilere(0-1 lere)  göre kafa tarafından çekilip itilirler.Zıt kutuplar çeker aynı kutuplar iter mantığından yola çıkarak. Örneğin harddiske gelen veri 0 ise mıknatısı iter ve bir sonraki mıknatısa geçer kafa, sonraki veri 1 ise bu mıknatısı çeker ve ötekine geçer. Bu şekilde disk üzerine veriler kaydedilmiş olur.Aynı şekilde veriler okunurkende mıknatıs aşağıdaysa(itilmişse) 0, yukarıdaysa (çekilmişse) 1 olarak değerlendirilir. Harddiskin kontrol kartına bu sinyaller aktarılır. Sonra kontrol kartındaki yongasetleri (kontrolcüler) sonra da bilgisayarımızın anakartında bulunan güney köprü yonga setine oradan da gerekli yerlere iletilirler.

Plakalar üzerinde kafayaı elimizle plakaya doğru bastırdığımızı varsayarsak plaka döndükçe, kafa o hizada daire şeklinde plaka üzerinde iz bırakacaktır. Sonra kafayı biraz sağa ya da sola çektiğimizi varsayarsak, kafanın izi yeni bir çember oluşturur. Harddiskin mekanik olarak çalışma mantığıda bu şekilde. Yani hep bir çember şeklindeki iz üzerinde işlem yapar. Buna da “track” adı verilmektedir. Başka bir örnek verecek olursak, CD lere ya da DVD lere birşeyler yazdırdığımızda dairesel şekilde içten dışa doğru verilerin kaydedildiğini kayıt yüzündeki renk değişikliğinden görmekteyiz. Harddiskteki kafalar da plaka üzerine hep bir dairesel iz(track) üzerinde işlem yapmaktadır.

Nanometre ile ölçülebilecek kadar küçük olan bu sektörler, aslında plaka üzerindeki bir track (iz) üzerinde bulunurlar. Yani yubarlark olan plaka üzerinde ince cizgiler
Windows işletim sisteminde biz bir dosyayı kopyaladığımızda, işletim sistemi işlemciye emrederek bu dosyaya ait 0 ve 1 lerin harddiske gönderilmesini sağlar. Harddiskte verileri plakalar üzerine kaydeder. Bu kayıt sırasında harddisk, hangi plakanın hangi mıknatıslarına verilerin kaydedildiğini işletim sistemine bildirir. Biz o dosyayı açmaya çalıştığımızda işletim sisteminin elinde bulunan adrese göre işlemciye komut vererek harddiskten şu adresteki verileri alıp işlemi yap der.

Diyelimki biz bu dosyayı sildik. Bu durumda silme işlemi sadece bu adres bilgisinin işletim sistemince silimesi şeklinde gerçekleşir. Yani harddiskteki mıknatıslarda herhangi bir işlem yapılmaz. Biz dosyayı arayıp bulamayız, belki bir kısayol simgesi kalmıştır onu çift tıklayıp açılmasını istediğimizde, işletim sistemi bu dosyaya ait verilerin adresinin elinde olmadığını görünce dosyayı açamaz ve bir hata verir, dosya bulunamadı diye. Yani dosya gitti!

Ancak gerçekte veriler gitmemiştir. Yanlıza adresleri kaybolmuştur. Biz bu dosyaya erişmek istiyorsak yapmamız gereken, harddiskteki plakalar üzerinde veri avına çıkıp bulduğumuz verilerin ikametgahlarını saptamak. Kurtarma programları da bu işi yapmaktadır zaten. Harddisklerdeki bu mıknatısları tarayarak verileri toparlarlar daha doğrusu adresleri tekrar bulurlar ve işletim sistemine bildirirler, dolayısıyla kurtarma programları sayesinde o dosyaya tekrar bir erişim kazanmış oluruz. Format sonrası dahi veriler kurtarılabilir. Yeterki o mıknatıslar kıpırdamasın.

Ya kıpırdarsa? Ya da nasıl kıpırdatabiliriz? Yanlışlıkla sildiğimiz bir dosyayı kolayca geri getirme ihtimalimiz varken harddiskte bir işlem yaparak verilerimizin bir daha geri getirilememesine sebep olabiliriz. Ya da çok özel dosyalarımızı tekrar geri getirilmemek üzere silmek istediğimiz zaman o dosyaların yerine yeni gereksiz veriler kaydederek eski verilerin izlerini harddiskteki plakalardan temizleyebiliriz.

Eğer dosya silindikten sonra bir şey kaydetmişssek, o zaman işletim sistemi taradından boş olarak nitelendirilen bu dosayaya ait adrese, sistem tekrar veri yazılsın emrini verebilir. O zaman bu küçük mıknatıslar yeni veriye göre konum değiştireceğinden, kurtarma programları artık o eski dosyaları kurtaramazlar.

İnternette bolca bulabileceğiniz kurtarma programları mevcut.  “Easy Recovery Pro” isimli programı önerebilirim.  Ya da siz kendiniz indirip denemeler yapabilirsiniz. Ücretli ücretsiz bir çok alternatif bulunmakta.

Dosyamızı bir daha geri getirmemek üzere silmek istersek bunun içinde programlar mevcut. Kurtarma programları genelde kendi bünyesinde barındıran bir  araçla dosalarınızı kalıcı bir şekilde silmenizide sağlamaktadırlar.

Nisan 10, 2010 at 9:04 pm 1 yorum


Blog Stats

  • 48.750 hits